Thursday, May 30, 2013

Arılar, Arılar her yerde...




Nedense bloğa pek yansıtmamışım ama bahar aylarından beri bir arı dönemi yaşıyorum.. Her ne kadar sevgili de , annem de bunlara sinek dese de ben arılarımı çok seviyorum..Evde luzumlu luzumsuz bir dolu yere bunlardan dekopaj yapıyorum ama işte size keyfiyle sunabileceklerimden bir demet arı.. Bu arada bütün kış içerlerde fotoğraf çeke çeke, Datça'nın yaz güneşinde ne yapacağımı unutmuşum...Fotoğrafları çekmek için akşam saatlerini beklesem de nedense gereğinden fazla aydınlık oldu...Ama merak etmeyin önümüzdeki hafta hızlandırılmış bir fotoğraf kursuna başlıyorum  ve sanırım, yakında güneşli havalarda daha iyi fotoğraf çekmeyi beceririm..

Zakkumlar galvaniz üzeri dekopaj bir kapta, dışarıda kullanılacağı için üzerine sır vernik uygulandı....Yazları yıllarca acımasız güneşe maruz kalıp solan yastıkların güllerine ise ütü transferi ile arılar kondu..Artık atmayı düşündüğüm bu yastıklara arılar can kattılar.. Bu arada ütü transferi ile ilgili olarak  bu t-shirt'ü hazırladıktan sonra benden daha detaylı bir post istediğiniz biliyorum.. Bu yastıkları aslında t-shirt'den de önce yaptığım için yapım aşamalarını fotoğraflamak aklıma gelmemişti ama  en kısa zamanda hoş bir çanta ile ütü trasferini fotoğraflayacağım..Söz :))


Somehow it didnt reflect on the blog much but lately I am going thru a bee period.. Although hubby and mom think them as flies I love my bees and keep putting them all over the house.. Here is a lovely sample of them.. I realized that  after taking so many photos inside during winter months ,I  forgot how to take decent photos in the bright sun shine of Datça but I think I will do better in the future as I am starting a photography class next week..

Oleanders are in a galvanized cup which I painted to white and decoupaged the bees. The pillows which were heavily faded under the harsh sun of Mediterranean started a new life with their bees on..I made iron transfer on them..





Tuesday, May 28, 2013

Time of the Roses...


Elimde bitirdiğim ve fotoğrafladığım 1-2 ufak projem var ve bugün aslında onlardan birini paylaşmak istiyordum ama bu sabah topladığım güller hepsinin önüne geçti.. Yaz başı ve yaz sonrası burada güllerin en güzel zamanı, tam deyimiyle adeta çiçek açmak için çıldırıyorlar...
Keşke size kokularını da gönderebilsem...


I have couple finished  and photographed projects in hand that I was originaly planning to share with you..But then I picked these roses this morning..Early and late summer are their best time, they are actually going crazy to bloom..
I wish I could sent you their divine smells..




Saturday, May 25, 2013

Datça'da Dolunay..



Ben & Dolunay..

Me& Full Moon..



Ben & Hera & Dolunay

Me & Hera & Full Moon


Sevgili & Dolunay

Hubby & Full Moon.



Hepimiz hepinize keyifli bir gece & dolunay dileriz..

We all wish you a great full moon night..


Friday, May 24, 2013

Yatak Odasında Değişim..


Bu hafta yapılacaklar listemden büyük bir maddenin yanına daha tik attım..Sizde benim gibimisiniz bilmem ama ben listeli hayatımı seviyorum..Teknik olarak iki tane yapılacaklar listem var. Biri büyük liste: Yıl içinde yapmayı planladığım büyük projelerden, hayallerimden, kaç adet blog yazısı yazmayı hedeflediğimden, kaç kitap okumak istediğim, kaç kiloya inmeyi hedeflediğim ( ki hiç bir zaman yanına yapılmıştır işareti atılmamıştır :))vs yazar, maksimum 20 madde civarlarındadır ve her yıl günlüğümün ilk sayfasını bu listeye ayırırım..

Birde sürekli çantamda gezen spiralli ufak bir not defterim vardır. Oraya ise neredeyse yapılması gereken, yapmayı istediğim her şeyi yazarım..Orayı temizle, onu getir, şunu şuraya götür, onun fotoğrafını çek, şunu şunu unutma, orayı boya, yeşillikleri temizle, patlıcanı pişir, çocukları aşıya götür neredeyse aklıma gelen her şey oraya yazılır ve sonsuz bir listedir. Yapılınca yanına tik atılır, sonra da dolan, tamamen tiklenen sayfalar yırtılıp atılır..Bir yılda neredeyse bir defter biter..



Yatak odasında yaptığım düzenleme, işte ilk bahsettiğim büyük ve önemli listede yer alan bir projeydi..Evimizin en ihmal edilmiş yeri olan yatak odasında farklı bir şeyler yapmak istiyordum..Mobilya mağazalarında satılan muhtelif simetrik yatak odalarını hiç sevmediğim için yıllardır neredeyse kupkuru tek bir yatak ile yatar kalkardık. Kafamda dönüp dolaşan bir kaç şey vardı ama bir türlü gerçekleştiremiyordum..Eski panjurlardan yatak başucu yapmakta bunlardan biriydi ve neredeyse bütün kışı etrafta tadilata giren evleri dikizleyerek geçirdim..Hiçbirinden doğru dürüst bir şey çıkmadı ve artık yaz geldiği ve inşaat sezonu bitmeye yaklaştığı için umudumu kesmişken, birden komşularımızdan birinin bu ahşap panjurları kullanmayacağını öğrendik..

Hemen alındı, ve önce deterjanla falan gıcır gıcır yıkandı, sonra malum beyaza boyadım..Çok masraf olmasın diye evde bulunan sentetik boya ile boyadım, orası biraz hata oldu ama şu anda yapacak bir şey yok..Ben mat su bazlı boyalarla çalışmayı çok daha fazla seviyorum. Sentetik boyalar üzerinde, kıvamını ayarlayamadığımdan mıdır nedir, tam kontrol sahibi olamıyorum gibi geliyor bana.. Birde kuruması daha uzun sürüyor ve kokusu bizim 4 ayaklıları perişan ediyor..Bunların üzerine de zaten kurusun diye beklerken sıkı bir yağmur yağdı..En sonunda yağmur izlerine de rotüş yapıldıktan sonra,işin en sevdiğim kısmı geldi ve elime zımpara alıp, gıcır gıcır boyadığım panjurları eskitmeye başladım..Şimdilik fazla oynamamaya çalıştım ama ben kendimi biliyorum, bütün yaz boyunca elimde zımpara ufak ufak daha orasını burasını kazımaya devam edeceğim..

Kurulum aşamasında ise sevgili arkalarına uzun çıtalar ve yere stopperlar çakarak panjurları sabitledi ve duvara değecek kimi kısımlarını sünger ile destekledi. Sonuçta uzun zamandır ihmal ettiğimiz yatak odasına, sevdiğimiz bir değişiklik geldi..Tabiki iş daha bitmedi, oda bir boya badanaya girdiğinde, duvardaki rafların ve kimi resimlerin yeri değişmesi lazım.. Ama ilk etapta, Fas'da gördüğüm çok kolay ve keyifli bir dokunuşla genellikle beyaz olan pikelerimi biraz renklendireceğim..Evet, bu projede küçük deftere yazıldı ve sanırım çok yakında blog'da olur :))..







I love preparing ''to do'' lists. I have a big and important one which I usually prepare at the beginning of a new year, which includes my big projects and dreams I want to accomplish in that year.. There are usually max 20 items in this list. The second one is a small notebook I carry in my purse, which I write almost anything I want to do, I have to do, small projects, all kind of errands etc..I usually finish a notebook at the end of the year..

Now I am glad to tell you that I ticked an item from my important items list which is ''do something with the bedroom''  It's quite fair to tell that our bedroom is the most neglected place in the house.. As I dont like the symetrical bedroom furnitures you could find all over the world without much difference, I always played with different ideas but never realized any one of them.. One of those was doing an headboard with old shutters so I always kept an eye on the houses around us which is going thru a renovation..

Finally 10 days ago I found these..First I gave them a good wash, then painted white..The most fun part of my project was to distress the my newly painted shutters..I tried not to overdo it but I know myself, I will probably keep distressing it all thru summer.. Later hubby stabized them by nailing couple laths and foam rubbers..I should have to change the places of the shelfs and couple paintings in the room but as they need some type of fixings on the walls, they have to wait for the time being..Now, I am going to give a touch of Morocca to my usually white summer bedspreads..Keep following my projects ladies :))


Link Parties I joined:

http://myuncommonsliceofsuburbia.com/tuesdays-treasures-140/




Wednesday, May 22, 2013

Yeşil Smoothie



Bir ay kadar önce, kedi Hestia'nın maması bitmişti..Datça'ya inerken veterinerine uğradım,kedi mamaları standında uzun uzun, iyi bir anne olarak bütün mamaları inceledim...Eve gelince bir baktım, tüm bu uzun arama tarama çalışmalarının sonunda farkında olmadan çocuğa diet mama alıp gelmişim..Biraz sessiz protesto yapsa da ne yapsın, mecbur yemeye başladı ama bir ay içinde avucumu dolduran o tatlı göbeği eridi bitti yok oldu..'Eridi gitti güzelim kızım' diye takılıyor sevgili...' Eee, yaz geliyor, bikini dieti yaptı' diyorum, deniz kenarındaki evimizin, deniz kenarına bile uğramayan ferdi için..

Hadi dedim Hestia'da sonra sıra bizde...Kendini etraftaki mangal partilerinin, en doğal misafiri sayan Beagle Hera, hiç işim olmaz bakışı atıp, barbekülü gecelere aktı... Evlilik denen şeyin gözü kör olsun, böyle bir şansı olmayan sevgili sızlansa da surat assa da, günde hiç olmazsa bir öğün sebze yemeye mecburen tamam dedi..Aslında sebze yemeklerini yanında pilav, makarna falan olmadan bende çok sevmediğim için, sebze suyu yada daha havalı adıyla smoothie işine yöneldim..


İşte bu sıralar sahildeki ev'den bir öğle yemeği görüntüsü...Smoothie tarifini herkes kendine göre yapabilir ama benimkinde, her türlü yeşil yaprak, bir salatalık, iki portakal, bir havuç ve bol bol nane var..Bu arada blenderım olmadığı için bu işi katı meyve sıkacağı ile yapıyorum ve deneyerek gördüm ki, pazı yaprakları,yeşillikler içinde en çok su çıkaranı...Yeşilliklerin çok yoğun bir tadı ve dokusu olduğu için, bir bardağa 1/3 kadar su da ekliyorum...Sonra da üzerine bol bol buz..

Yanındaki kanapeler ise, salatalık dilimleri üzerine light labne peyniri, ama peynirin içinde bahçeden toplanmış ve ufacık ufacık doğranmış biberiye, nane, ve maydonoz var..Biraz da biz çok sevdiğimiz için sarımsak ve kırmızı pul biber..Hiç tahmin etmezdim ama bir bardak yeşil smoothie ve yanında labneli salatalıklar insanı akşam saatlerine kadar ciddi ciddi tok tutuyor.. Bu arada, önce sağlık kaynağı sebze suyunun içine bol bol tuz ekleyen sevgili, şimdide bu menuyu akşam hazırla ben birde bunun içine votka katacağım diyor...Bizim evde işte diet buraya kadar...


With the arrival of summer months, we decided to eat more healthy and light foods..As we dont like cooked vegetables, we are either eating salad or drinking green smoothie for lunch.. So here is a typical smoothie menu at our house..

The good thing about smoothie is you can put whatever you have at home..Mines usually consist of lots of green leaves, one cucumber, two oranges, one carrot, water and lots of ice...I especially love the earthy taste of chard..Along with the smootie I usually serve slices of cucumber with light cream cheese mixed with herbs..There are freshly picked rosemary, parsley and mint in the cheese..I also  add a little bit of garlic and pepper..Its delicious and healthy..However hubby, who is not very happy with this healthy living style, first started to add lots of salt for his smoothie for extra taste, now planning to add a generous dose of vodka to really enjoy it....


Monday, May 20, 2013

İştah açan tabak..



Maşallah iştahımın açılmasına hiç gerek yok ama iştah açan bir tabağım var..Uzun zamandır ahşap boyamanın yanında bir de seramik boyamak istiyordum. Aslında boyanın emişi açısından, ahşap boyamaktan daha kolaymış..İş tabak olunca, öyle çiçek böcek kondurmaktansa, en sevdiğim yemeği üzerine peçete dekopajı yaptım. Nefis bir balık, yanında muhtelif deniz kabukluları, salata ve bir kadeh de buz gibi beyaz şarap..  Zaten bir gün bu menü, bir günde makarna ile tüm hayatımı mutlu mesut geçirebilirim..



I could totaly live with fish and pasta till the end of my life..They are definitely my favorite meals..So when I wanted to try to learn how to paint ceramic pieces, I opted for this plate and decoupaged it with napkin with one of my favorite menu..Fish, other sea products, salad and an ice cold glass of white wine.. As ceramiz absorbs paint much easily, it is really easy and fun to paint ceramic pieces..




Bu arada iştah açan bir kitap da, bloglar dünyasından pek çoğunuzun tanıyabileceği Tijen İnaltong'dan geldi.
İlkokul sıralarından beri arkadaşım olan sevgili Tijen'in farklı bir mutfağı, keyifli bir anlatımı,sürekli araştıran meraklı bir yapısı ve her şeyden öte bahçesinde yetiştirdiği ya da pazardan aldığı, domates, patates, kabak bilumum sebzeye meyveye  inanılmaz bir sevgisi vardır..Hazırladığı bu kitabında nefis tarifler içerdiğine eminim..Ben hemen sipariş edilecek kitaplar listesine aldım..


Saturday, May 18, 2013

Vegetable LOVE..


Cumartesi günleri Datça'nın pazarı. Yaz kış her şeyi taze taze buranın köylülerinden alıyoruz.Renkleri, dokuları, kokuları,ve tabiki lezzetleri öyle farklı oluyor ki..Çoğu kez poşetleyip dolaba kaldırmaya kıyamıyorum. Sebzenin cinsine göre 1-2 gün çiçek niyetine kullanıyorum onları...Taze soğanlar, mini mini turplar ve dev bir brüksel lahanası, önce göze sonrada mideye hitap edecekler..

Herkese, keyifli, bol güneşli bir hafta sonu dilerim...




Every Saturday morning we are going to Datça's farmer's market to buy the weekly goods..Everything is so fresh and delicious..Their colors, textures, smells and of course the taste is so much different from the ones at the market.Sometimes I cant resist to dispaly them for couple days, before sending them to the refrigirator..

Wishing you all a fun and sun filled weekend...





Friday, May 17, 2013

Şef..

 Bugün aslında bir şeyler yazmayı planlamamıştım, ama sonra Şef ,Hera ile oynamaya geldi, bende boya işime ara verip makinemi alıp bahçeye çıktım..Sahildeki Ev'in blog komşuları arasında pek çok sayıda hayvan sever var..Sahipsiz, istenmeyen kedi köpek yavrularına hep beraber üzülüyoruz, ama bu sefer güzel bir haber..

Şef ve büyükçene bir köpeği iki gece önce bizim siteye bırakmışlar..Buralarda yazlıkçılar ya da sevgilinin deyimiyle beyaz adam şehirden gelmeye başlayınca, bütün kedi ve köpeklerin keyfi kaçıyor, kimse onları etrafta istemiyor, ve herkes istenmeyen kedi köpekleri başka yerlere bırakmaya başlıyor..Şef'de akşam yemeği sıralarında birden bire ortaya çıktı, o gece biraz bizim balkonda yattı, biraz komşunun ama ertesi sabah hemen şikayetler başladı..

Bu güzel bebek şimdi kim bilir ne olacak diye düşünürken, bizim bahçıvan Mustafa, ben onu sahipleneyim dedi...Telaşla Hera'nın eski asmalarından bir tane bulmaya çalıştık ama hepsi büyük geldi..Sonunda Hera daha küçükken onu tasması ile bir yere kolayca bağlamak için bu bavul aparatını kullanırdık, hemen onu tasma olarak kullanmaya başladık,Onun için oğlumuzun komik tasmasını mazur görün..Aşılarını yaptırmaya götürdüğümüzde ona yeni bir tasma da alacağız..Bu arada o kadar söz dinliyor ki, yeni sahiplerine hemen alıştı.Gel gel, git git hiç onların sözünden çıkmıyor..Ya bizim Hera dört yaşında oldu bu kadar söz dinlemiyor diyor sevgili...Hera'yı soracak olursanız, feci kıskanıyor :))



I was not planning to write anything today but when Şef came to play with our Hera, I couldnt resist but take my camera and join them..When summer starts, life starts to get thougher for stray dogs and cats around here..With the arrival of vacationers from big cities, nobody wants to see and hear them...So 2 days ago, somebody left this sweet boy to our building complex..

Although he is the sweetest little thing vacationers around us started to complain,too.I was worried about him, but then our gardener decided to take him..What a big relief..So we started to look for a collor to this little one now named Şef (Chief) , as all the collors of Hera is quiet big for him, we used this funny looking luggage strap..But we will buy him a new collor, when we take him to vet for his shots..

If you ask about our Hera, she is terribly jealous :))




Thursday, May 16, 2013

Ruhumdaki Boyacı

Ruhumun boyacı, badanacı kısmı yine tam zamanlı çalışmaya başladı...Artık yaz sonuna kadar ortaya çıkmaz diyordum. Kışın serin günlerde kapalı balkonda boya yapmak ne kadar keyifli oluyorsa, bu sıcaklarda güneş altında çalışmakta o kadar can sıkıcı ama gönül ferman dinlemiyor işte..Bir kaç gün önce sandalyelere kafayı taktım, beyaza dönmeye başladılar. Bugünde uzun zamandır yapmayı hayal ettiğim bir şeyi boyamaya başladım ama onlar şimdilik sürpriz olsun. Altı büyük parçam var, sabahtan bir yüzlerini boyadım, sonrada tinerlendim, aklandım, temizlendim şimdi size sandalyemi gösteriyorum.. Zavallıcığın bu hali sizi aldatmasın, normalde boyansa güzelleşse de, yatak odasında üstünde bir dolu atılmış kıyafet ile duruyor..Bu iyi günlerinden biri yani..




The painter in my soul is active again..I thought that part of me went to sleeping during summer months as it is not fun to do some painting job under the sun..But somehow here it is again and I started to paint some of my chairs couple days ago..And now I am working on a project that has been on my mind for a long time..I have to paint six big pieces and this morning I painted one sides of them, and then cleaned my hands with paint thinner and sit in front of my pc to show you my new white chair.. But for the time being my new project is a surprise...I will show it to you as soon as I finish..






Monday, May 13, 2013

Summer Fashion



Ben bu fotoğrafları düzenlemeye çalışırken, sevgili bahçeden bağırıyor...''İğrenç, Hera şimdi de bahçedeki sümüklü böcekleri yiyor'' Bende içerden cevap veriyorum '' Fransızlar ağızlarının tadını bilir, onlar yediğine göre, Heram neden yemesin, ama kabuklarını ne yapıyor?'' 
'' Çıtır çıtır kırıp bırakıyor, içlerini yiyor..''

Yaz geldi, yaz geldi diye yazdım nazar değdirdim galiba...Dünden beri hava yağmurlu, hele bugün öğleden beri bardaktan boşanırcasına yağıyor..Ama dün Allahtan hava izin verdi de Datça'da sokak hayvanları için yapılan kermes oldukça başarılı geçti..Kışın yapılan kermese bizim sümüklü böcekçiyi götürmemiştik.. Bu sefer götürelim biraz etraftaki hayvanlara havlasın dedik..Kermes kıyafetimi ise geçen hafta içinde hazırlamıştım...

Dolapta onlarcası bulunan beyaz t-shirt lerden birine son dönemlerdeki favorim ütü transferi yaptım..Hera'nın sevdiğim bir resmini beyaz t-shirt üzerinde daha etkili dursun diye siyah beyaza çevirdim biraz da HDR effekti uyguladım..Sonra hooop ütü ile, yapıştırıverdim..Yaka kenarlarına da kumaş boyası ile bir desen uygulayacaktım ama sevgili yeter, fazla oynama, güzel oldu dedi... Biraz da büyükçe bir kolye ile, yaz ayları için keyifli bir t-shirt oldu çıktı.. Tavsiye ederim...

While I am trying to prganize the photos for this post, hubby is shouting from the garden..'' Oh! its disgusting, Hera is eating the snails..'' and I am replying from inside..'' If its good for the French, then its good for my Hera, but what is she doing with the shell?''
''No problem, just cracking and eating the inside..''

Just couple days ago we were having great summer days, but for the last 2 days spring is back and we are having rain showers..But thank God weather allowed yesterday so the fund raising party for the stray animals of Datça was a success..For the winter organization we didnt take our snail lover with us, but this time she was with us. So for the occasion I designed a new t-shirt..

I used iron transfer papers and apply a black and white image of Hera on a white t-shirt to have a more striking effect..I also put some HDR effect to the photo.. I was planning to decorate the collor with black fabric paint but hubby said its quite good as it is..I think it went quite well with a chunky necklace...




Küçük sümüklü böcekçi modelim ve ben..Kermeste..
And here we are my little snail lover and me at the party...


Saturday, May 11, 2013

Annelere...





Bugün tüm çiçekler annelere....
Today all flowers are for the moms...


Friday, May 10, 2013

Her Eve Lazım...




Bir kedi her eve lazım ama bugünkü yazının konusu Hestia değil, aşağıdaki sandık..Aslında bir kaç ay önce yaptığım bir çalışma ama nedense fotoğraflamayı ihmal ettim durdum..Sandık pazardan bulunan bir limon sandığı..Önce elektrikli zımpara ile iyice zımparalandı, sonra bu evin hali malum, beyaza boyandı..Sonra geniş iki tarafına transfer yaptım ve sevgilide altına dört tane tekerlek monte ederek mobil hale getirdi..Sonrada bir türlü paylaşamaz olduk..Önce ben dergilerimi koydum, sonra sevgili onları boşalttı dosyalarını yükledi..Bir ara evdeki içecek şişeleri çoğalınca, onlara ev sahipliği yaptı...Şimdide yatak odasında battaniye ve yastıkları taşıyor...
Aslında yukarıda saydığım tüm işler için birer tane olsa hiç fena olmaz ama her evin bahçesinde bir limon ağacı olan Datça'da limon sandığı bulmak bayağı zor bir iş...Aslında daha doğrusu Türkiye'de doğru dürüst sandık bulmak ne kadar zor değil mi? Intenette yabancı bloglarda dolaşırken, şarap ya da peynir sandıklarından yaptıkları çeşit çeşit şeye bayılıyorum, ama bizde maalesef...Hatta geçenlerde bir İsveç bloğunda Türkiye'den ihraç edilen kuru incir sandıklarını kullanılarak yapılmış harika çiçeklikler gördüm...Her neyse aman bir yerlerde sağlam sandıklara rastlarsanız bana haber verin olur mu??

Bu arada bunu ve diğer pek çok resmi bulduğum Graphics Fairy sitesini ziyaret etmeyi unutmayın..




It would be lovely if every house have a cat but today's post is not about Hestia but the crate above..Necessary for every house..It is a lemon crate I found from a lemon seller..Then its been sanded and painted to white as it is the custom in our house. Later I applied a transfer medium and put this lovely figure on both sides of the crate..Then hubby added the four little wheels and it became mobile..It became such a useful piece that we couldnt share it. First I put my magazines, later hubby used it for his dossiers.. When there were so many drink bottles, we put the bottles and now it is serving in the bedroom..
Actually it would be very good if we have couple more around the house but its very difficult to find good quality crates in Turkey..It was a bit lucky for me that I found this lemon crate in Datça where almost all the houses have a lemon tree of their own..

I got this image from Graphics Fairy where could also find tons of other lovely images..



 Bu arada sandığın resimlerini çektim çektim ama nedense hep bir şeyler eksik gibi geldi..Fotoğrafçılar,stilistler iç mekan çekerken sahneye çiçek, evcil hayvan gibi ,hep canlı bir şey koymayı tavsiye ederler ya, bende balkonda derin derin uyuyan Hestia'yı aldım sandalyenin üzerine koydum... Önce biraz bıraktığım yerde uyuklamaya devem etse de, sonra eski yerine kaçtı, ama onunla fotoğraflar daha hoş olmamış mı???

I took many photos of the crate but somehow always felt that something is missing..Then I remember the very useful tip, interior design photographers and stylist give about having something alive like flowers or pets..So I brought Hestia in, who was in deep sleep at the balcony..Somehow she continued to sleep for a while and I think the photos with her are much better...