Tuesday, April 30, 2013

After dinner.../ Yemekten sonra..


Yemek hafifse sakızlısı, eğer ağırcaysa sadesi akşam yemeği üzerine olmazsa olmaz...Bir de 40 yılda bir yanında mini sigar...Hayatında ağzına sigara koymamış bana Küba günlerinden yadigar...Sevgili bir kaç gündür İstanbul'da..2 yıl öncesine kadar çok sıkı sigara içerdi  ve artık günde 3 pakete çıkardığı günlerde hastalandı ve bırakmak zorunda kaldı...Onun yanındayken  hiç içmem zaten aklımada gelmez ama bu gece kahvenin yanında,puronun ağızda bıraktığı acı tütün tadını  istedim...

Ya siz,  var mı sizinde böyle  zevkleriniz ??



After dinner a cup of Turkish coffee is a must for me...And a mini cigar, a pleasure I learned to appreciate in my Cuban days although I never smoked in my life...Hubby is in İstanbul for the last couple days..He used to be a heavy smoker but  had to quit 2 years ago due to an illness in his lungs.. So although I smoked a mini cigar once in a blue moon, I never smoke when he is around.. But tonight I wanted that bitter taste of tobacco along with my coffee..

And how about you, do you have some secret pleasures??


Sunday, April 28, 2013

Elişlerilerinde son modalar...


Sevgili küçük kızım Hestia olmasa son trendleri takip eden bir blogcu olamayacakmışım da haberim yokmuş...91 magazine dergisi son sayısında el işleri ve styling de ( model yaratma, düzenleme mi demeli buna Türkçe de bilemedim...) en son akımları yazdı da, bu yazıyı hazırlayayım da ne kadar modayı yakından takip eden bir blogcu olduğumu anlayın dedim :))

 Hestia, balkonda bahçede dekorasyon için kullandığım bu tavşanların küçüğünü bir gece biz uyurken avlayıp sonrada  hiç üşenmeden sonuna kadar soyunca, altından koyu renk çirkin bir plastik çıkmıştı..Çöpe atmaktansa, turkuaza boyayıp, üzerine bir kaç tane transfer yapıp, bol bol da verniklemiştim.. Meğerse dergiye göre,

  • spray boya ile boyanmış benim tavşanım gibi figürler
  • aşağıdaki gibi mini mini bayraklar
  • boyanmış ve üzeri simle süslenmiş anahtarlar
  • dantel ve tığ işi ile süslü bantlar
  • çiçek desenli kumaş bantlar..
 ile bir şeyler yapmanın yakında çok moda olacağı tahmin ediliyormuş..Son ikisinin Türkiye'ye gelmesini biraz bekleyecek olsak da diğerleri çok kolay gözüküyor..Hele çocukları olanlar onların oyuncak dolaplarında boyayacakları kim bilir ne hazineler bulabilirler..


If it wasnt to my little daughter Hestia, I wouldnt know that I was following the recent trends in crafting and styling.. As the lovely 91 magazine wrote about the recent trends in its latest issue, I decided to show you one of my upcycling project I have done about a month ago just to show you what a trendy blogger I am :))

One night while we were in deep sleep, Hestia hunted the little bunny which I use  in the garden decoration and peeled all her skin patiently...The end and shocking result was an ugly plastic thing.. In order not to throw the poor thing to the trash basket, I painted and applied easy transfer on the bunny and then used high shine varnish..Then as I told you I found out that according to the magazine
  • spray painted figurines
  • mini garlands
  • spraying unused keys to color and glitter
  • lace and crocket tape
  • floral pattered fabric tape
are the new trends..So if you have children go and dig their toy cabinets to find something to paint. It sure is very fun and easy to do...



İşte bu da benim küçük moda yaratıcım...
And here is my little trend maker...



Saturday, April 27, 2013

Pink..

Tüm blog komşularıma iyi hafta sonları...Siz neler yapacaksınız bu hafta bilmem ama benim işim başımdan aşkın..Yazlık - kışlık değişimi yapıyorum..Bizim kışlıklar dolaplardan indirilip, paketlenip kaldırılacak, yazlıklar asılacak, yerleştirilecek..Sırf bizle olmaz tabii evinde yazlıkları serilecek, kışlık halılar kaldırılacak..Hatta bizim dört ayaklı çocukların polar battaniyeleri yıkanıp kaldırılacak yerine pikeleri çıkartılacak...

Evin yazlıklarını çıkartmak ise en keyiflisi...Biraz renk değişimi hemen etrafa bambaşka bir hava veriveriyor..Renk değişimi içinde yastıklar birebir..Pembe aslında hiç benim rengim değil, ama bir anda da etrafı cıvıl cıvıl yapıveriyor işte...


I hope you are all having a great weekend..I dont know what you are going to do but I am kind of busy with exchanging our winter stuff with summer ones. It includes our stuff as well as, home accessories..I also have to change the polar blankets of the fury babies with the cotton ones..

The fun part is definitely bringing out the summer goodies of the house..A littele bir of change in the colors bring a whole new scene and there is nothing better than pillows to do it.  Well, pink is definitely not my color, but I have to admit that it is so easily bringing that spring feeling...






Thursday, April 25, 2013

Sıcak...


Yaz desem yaz değil, bahar desem bahar hiç değil...Sahile gidip güneşlenip denize giriyorum, sonra eve gelip ayağıma yün çoraplarımı, üstüme kazaklarımı giyiyorum..İçerler yaz, dışarlar kış anlayacağınız..Hastalanmamak lazım....

It's not summer yet but its difficult to call it spring..I am going to beach..sunbathing..swimming. Then I am coming home and wearing my sweaters and wool socks...So its summer outside but winter inside..I should have to be careful not to get sick..

Tuesday, April 23, 2013

New Runner



Şimdiye kadar ki en büyük dikiş deneyimi düğme dikmekten ibaret olan ben,bir sabah kalkıp runner dikmeye karar verince, bu işi okulunda öğrenen ve süper bir terzi olan annem ve bir zamanlar bir tekstil fabrikası olan sevgili kaşlarını şöyle havaya kaldırarak derin derin bana baktılar ve her bu durumda yapılması gerektiği gibi beni kendi halime bıraktılar..
Daha önceden minder diktirdiğimiz bu kumaşın kenarlarını kıvırıp teyellemeye çalışıyordum ki,pes etmeyeceğimi anlayan sevgili yaptığım işe dayanamıyarak kumaşı aldı incecik ve milim şaşmayarak iğneleyip bana verdi, bunun üzerine en zor işi yaparak ben teyelledim..
Daha sonra ''anne bana makine çekmeyi öğretsene'' diye anneme gittim..Haftada zaten üç kez buluşup briç oynadığı arkadaşları ile, internet üzerinden haftanın 1001. briç oyununu oynayan annem, dur şu oyun bitsin ondan sonra dedi..Bekledim bekledim o bir oyun bir türlü bitmeyince, kumaşı ona bırakıp eve döndüm, sağ olsun bir kaç saat sonra makinesini çekip getirdi..
Elime aldığım zımba makinesine bakışımdan huylanan sevgili, dur o iş öyle olmaz önce şablon çıkartman lazım dedi..Ne gerek var canım işte pıt pıt zımbalar giderim deyince, hanımlar ne demek istediğimi bilirler, şablon çıkartmanın erdemleri konusunda uzun bir söylev vererek beni eğitmeye başladı ve mecburen çok sıkılsam da sesimi çıkartmadan şablon çıkarttım, sonra da doğal olarak aleti nasıl kullanacağımı öğretti..Benim açtığım her bir deliği de sonra tek tek kontrol etti..Şimdi geliyorum en gururlu anıma: Tüm saçakları ise ben, sadece ben yaptım...
İşte tüm bu çalışmanın sonunda dizaynı benim tarafımdan, dikişi ise herkes tarafından yapılmış yeni runner..


Up to now my biggest achievement in the world of sewing is only to sew couple buttons so when I announced one morning that I am going to sew a runner my mother who is a superstar in the world of sewing and hubby who had a textile factory once ,gave me that look and left me alone..
While I was working on folding the fabric and basting stiches, hubby understood the seriouness of the situation and he came and folded the fabric and pin the edges like a pro and then I made the basting stiches..
Later I went to my mom and asked her to teach me how to use the sewing machine. As she was playing the 1001. bridge game of the week with her bridge buddies on the internet, she told me to wait a bit..When I realized that she forgot me couple seconds later, I left the fabric and came back home. Couple hours late she came and gave me the semi finished product..
Later hubby taught me how to use the punch machine and asked me to prepare a template..I was sure I could do it without a template but he educated  me about the proper way to make a hole on the fabric with a long speech, you know what I mean..So I had to prepare a template unwillingly..Later he checked all the punches I made...Then comes the my biggest achievement in this project and I can proudly announce that I made all the fringes by myself..

So here is our new runner designed by me and made by everybody...

Monday, April 22, 2013

Değişim..

Değişim kaçınılmazdır, değişim iyidir, harekette bereket vardır hepsine tamam ama elektronik aletlerim benim isteğim dışında değiştiğinde küçük çaplı bir kaos yaşıyorum..İki hafta önce kollarımda fenalık geçiren bilgisayarım, haftasonu nihayet son nefesini verdi..Biraz fazla ısınırdı, ara ara kendi kendine kapanırdı, ama yıllardır kızsam da etsem de oldukça ahenk içinde çalışırdık..Dünden beri çok daha yeni model bir bayanla çalışmaya başladık ama hala birbirimize alışamadık..Kullandığım tüm programlar güncellenmiş olarak geldi, halbuki ben eskileri ile pek bir mutlu idim, alışmış gidiyorduk birbirimize..Ekranda çıkan renkler sanki daha bir farklı, alışamıyorum...
Halbuki sizlerle paylaşmak istediğim 1-2 yeni projem vardı ama biz birbirimizin huyuna suyuna alışana kadar 
bize biraz müsade, hemen döneceğiz...
Herkese keyifli bir hafta dilerim...

Change is good, change is inevitable and I have no problem with change but when it comes to change my electronic equipment without my blessing, my world is kind of turning upside down..My dear Pc died in my arms couple days ago..Well, she was a bit old and get hot very quickly but we were getting along pretty good..Now I am working wih a brand new lady which came with all the updated programs that I am not very happy, because they are different, and it looks like the colors are different..
I have couple projects to share with you, but until we learn to get along smoothly, please give us some time..We will be back very soon..
Wish you all a great week...

Saturday, April 20, 2013

Miracle - Mucize




Albert Einstein ünlü sözünde Hayat iki şekilde yaşanır der. Ya hiç mucize yokmuş gibi, ya da her şey birer mucize gibi....

Hayatı her şey bir mucize gibi yaşamayı seçeli beri, bazen gözlerini kocaman kocaman açarak neredeyse gördüğü her şeye şaşıran küçük çocuklar gibi hissediyorum kendimi.. Aslında bu bir kaktüsümün ilk kez çiçek açışı değil ama yine de aylarca sulamayı ihmal edip, yuvarlak her türlü kaktüsün kendisini oyuna çağıran bir oyuncak top olduğunu zanneden kedi Hestia'dan kaçırmak amacıya evin orasında burasında unuttuğum bu güzelin bir anda çiçek açmaya başlaması bana sanki mucizelerin en büyüğü gibi geldi.

Tepesindeki hale'den 2-3 günde bir yeni bir çiçek çıkartıyor, ve işin en ilginç kısmı, bir kaç gün kendilerini gösteren çiçekler sonrasında yapraklarını döküp ölmüyor, yavaş yavaş kapanıp tekrar kaktüsün içine dönüyor..Tıpkı dünyaya bir göz atıp, anne rahminin rahatlığına dönmeyi tercih eden bir bebek gibi.. 

Sizlere de mucizelerle dolu bir hafta sonu diliyorum...

In his well known words Alberts Einstain said that thare are only two ways to live your life..One is as though nothing is a miracle. The other is as though everything is a miracle..

Since choosing to live my life as everything is a miracle, I feel  like a small child who easily gets amazed easily by everything surrounding me. Well, this isnt the first time one of my succulents have a flower..But it still looks like a miracle as I often forgot to water it as well as our cat Hestia's non stop attemps to play with it as a ball..

A flower is showing itself in every 2-3 days but what is amazing is they are not drying and dying but instead closing their petals and returning back to the succulent..Just like a baby who says hi to the world for a couple days but prefers the comfort of mother's womb and returns back..

Wish you all a miracle filled weekend...


Thursday, April 18, 2013

Yeni Yastıklar / New Pillows


Aslında yastıklar bayağı bir eski, yıllar yıllar önce balkonda kullanılmıştı. Eski kumaşların arasından arayıp bulmam bayağı zamanımı aldı, ama Tchibo'dan aldığım bu ütü ile yapılan transfer baskıları yeni bir şeyde denemek istemiyordum.. Sonuç çok iyi olunca eski meski hemen sizlerle paylaşmak istedim..

Actually they are very old and we used them in the balcony years ago..It even took me a while to find them among the old fabrics, but I did not want to try the iron transfer papers, I recently bought from Tchibo on something new...When the outcome is fine, I wanted to share them with you...



Yapımı ise çok basit...Sevdiğiniz bir resmi printer'dan baskı kağıdının üzerine ters olarak basıyorsunuz, sonra da istediğiniz bir kumaşın üzerine ütü ile yapıştırıyorsunuz..Benim gibi kağıt tamamen buz gibi olup soğumadan acele edip soymaya kalkmayın, baskıda kalkıyor, ona göre.. Soyma işi biraz uğraştırıyor ama bence sonuca değer..

It's actually pretty simple to use them. Print a mirror image or photograph on the paper and then transfer it on to the fabric by simply ironing..Be patient and dont try to remove the paper before it cools complety or you will ruin the image..Then it is taking some time to remove the paper but the outcome worth the effort..


Bu arada son 1,5 aydır muhtelif fotoğraflarda hiç sesini çıkarmadan bana modellik yapan sevgili ortanca'ya da burada veda ediyorum...Kendisi bahçeye, çiçekleri ise kurutulmak üzere gölgeli bir yere kaldırılmadan evvel, son bir kez daha blog'da...Bu arada daha önce asarak kurutmalar çok başarılı olmadığı için bu kez bir vazoda su içinde kurutmayı deniyorum, sonucu sizlerle paylaşırım...

And here with this post I am saying farewell to my lovely hydrangeas who are my beloved models on many posts for the last 1,5 months....The plant is going for a new life in the garden and the flowers will dry..I used to hang them upside down but not really got a good result, so this time I will try to dry them in a vase with water..I will share the result with you...



Wednesday, April 17, 2013

Mutluluğun Fotoğrafı...



Bu sıralar benim için mutluluğun fotoğrafı ailecek çıktığımız bu bisiklet gezintileri..Papatyalarla bezeli yollarda koştura koştura giden Hera ve ona yetişmeye çalışan bizler..Hera tabii kendinden 4 çeker olduğu için bu arazi koşullarında bizim 2 çeker araçlarımıza göre çok daha avantajlı....
Bu sıralar bisiklete binmenin en güzel zamanları, yaz sıcakları gelince ben çok sevmiyorum,. Sevgili yazın her sabah arkadaşları ile Datça'ya inse de, ben hem tembellik yapıyorum, hemde Hera'yı evde tutacak biri lazım, çünkü bizim hafiften obez köpeğimiz sıcaklarda fazla koşturmak zorunda kalınca patlıyor..Tabii o koşamayınca bende mecburen bisikletten iniyorum ve aheste aheste yürüyerek ve ara sıra onu ıslata ıslata eve dönmemiz bazen saatler sürüyor..

Nowadays, photo of happiness consist of our bicycle trips as a family..Hera is running in the fields surrounded with daisies and all kinds of flowers and we are trying to reach her. As she herself is a 4 wheel drive, our 2 wheel bicycles are not a match to her in these roads..
Spring is the best time for cycling. I dont like to do it in the hot summer days. Hubby cycles every morning with his friends but I much prefer lazy mornings and somebody has to keep Hera at home..Although she loves to join all the trips, our semi obese dog is not equipped for long runs in hot weathers..After a while she is refusing to  run and then we have to walk home together in a very slow tempo and sometimes it takes hours...


Bu da fotoğrafçının  her daim çiçeklerle dolu bisikleti :))

And this is the bicycle of the photographer which is always full of flowers :))

Monday, April 15, 2013

Çilek Zamanı - Strawberry Time


Bu sıralar Sahildeki Ev'e çaya uğrayacak olursanız, yanında büyük ihtimalle 2-3 günde bir ilerideki tarlanın sahibi Mustafa'nın toplayıp getirdiği çileklerle yapılmış tartoletler olacaktır... Taze çilekle yemenin tadına doyum olmuyor...

If you stop at our house for a cup of tea, nowadays its highly probable that you will be served these delicious strawberry tartolets..A nearby farmer picks and delivers them to us in every 3-4 days..



Jane ve Hillary benim blogum aracılığıyla tanıştıdığım arkadaşlarım...İngiltere'den gelip, misafirlerim oldular ayrıca ortak noktamız hepimizin Datça aşkı...

Yesterday we had tea with my friends Jane and Hillary..I met them thru my blog and they came all the way from England..They love Datca, I love Datca so we have many things to talk about..


Tartoletleri tarifi ise gördüğünüz gibi feci zor :))

And here is the receipe for the tartolets..As you see it is very hard to make :))


Sunday, April 14, 2013

Duvarlar Boş kalmasın - Chic Hangers



Sadelik, basitlik, yalınlık iyidir hoştur ama iş duvarlara geldi mi, hiç birini tanımam.. Nedense duvarları boş olan bir ev bana tamamlanmamış, eksik ya da tam kelimeyi bulamıyorum ama biraz az sevilmiş gelir...Ama tabi bu benim ve takip edenler bilir sahildeki ev'in duvarlarının biraz abartılmış durumda da olduğu doğrudur..Ama biz bu durumu çok seviyoruz..

Clean, simple and clutter free home is fantastic but when it comes to walls I cant stand the bare ones..It seems to me a house with bare walls seems uncomplete and not much loved..Well, on the other hand that's me and if you follow this blog, you would probably know that we might a bit exaggerate hanging pictures to our walls....But we love it this way...



Daha da asılacak bir sürü şey olduğundan ve sık sık bir şeyleri değiştirmeyi sevdiğimden geçenlerde bu askıları süsledim..Oldukça hoş ve işlevselde oldular...

As I still want to hang more stuff, recently I decorated these hangers with some napkins..I think they look nice and definitely functional...


İşte burasıda bizim evin her zaman için en dağınık odası..Printer ve fax orada olduğu için ofis işlevi görür, benim bütün dağınıklıklarımı tıkmam dışında, gayri resmi giyinme odam ve evdeki lüzümsuz tüm eşyanın durduğu yerdir..

And this room is the most messy one in our house..As the printer and the fax there it serves as an office, holds all my clutter, and also serves as my unofficial walk-in closet...






 Umarım Pazar gününüz keyifli geçiyordur...

Enjoy your Sunday...

Friday, April 12, 2013

Akdeniz'den sevgiler - Best wishes from the Mediterranean


Bugün 12 Nisan, neşe doluyor insan....Ben sezonu açtım, darısı başınıza...
İlk anda psikolojik olarak biraz üşüdüm ama biraz soğuk deniz seviyorsanız, sonrası bir harikaydı...

Today is Apri 12th and I openned the swimming season, wish you the same...
Psycohologically I felt cold at first, but if you like the water a bit cold, later it was paradise...



Thursday, April 11, 2013

Hayaller Dükkanı - Dreams Shop

Öncelikle hemen yazayım fotoğrafların, bugünkü yazı konumla hiç bir ilgisi yok, ya da kim bilir belki de çok var...
Enginarlar sabah yürüyüşünde tarladan toplandılar, akşama kadar gözleri süslediler, sonrada malum mideyi...

Bugünkü yazımı ise sizlerden aldığım harika yorumlar nedeni ile yazmak istedim... Kendi ''sahildeki evlerinde'' yaşayan kimi blog komşularım hariç, yorumlarınızın çoğunda bazen açık açık, bazende satır aralarında, hep sahildeki evin özlemini okuyorum.. Sahildeki ev tabii sözün gelimi, bu ev çok bambaşka bir yerde de olabilir..Gelen tüm yorumlara cevap yazma konusunca feci avareyim, şimdi şimdi derken yeni bir yazı yazıyorum yeni yorumlar geliyor ve çoğu kez eskisini ihmal ediyorum...Ama ne zaman o özlemin kokusunu alsam ''aman hayal etmeyi bırakmayın'' diye bir kaç satır cevap vermeye çalışıyorum..

Yaklaşık 40 yıldır günlük tutuyorum..Günlük dediysem her gün düzenli oturup yazmıyorum, bazen aylar geçiyor, tek satır yazmıyorum, bazende tek bir gün içinde sayfalar yetmiyor... Sonrasında da kimi zaman oturup 20 yıl öncenin 30 yıl öncenin Ayşegül'ü ile dertleşmenin, hayallerini dinlemenin tadına doyum olmuyor...

Bazende inanılmaz keşiflerde de bulunuyorum...Örneğin 16 yaşındaki Ayşegül, kendisini terk eden ilk sevgilisinin ardından gözyaşları içinde '' bir gün beni terk ettiğin güne lanet edeceksin'' diye yazıyor, kenarları çiçekler ile süslü günlüğüne.. Sonra aradan 26 yıl geçiyor, ve kendisini terk eden ve artık koca bir adam olmuş olan  o oğlan çocuğuna evlenmelerinden hemen önce o dramatik satırları okutuyor ve hemen arkasından oturup kalın kareli defterine hayatın mucizelerle dolu olduğunu yazıyor..

Yada üniversiteden mezun olup, hemen çalışmaya başlayan Ayşegül, işe başladığı ilk günlerde emeklilik hayalleri kuruyor..40 yaşında emekli olmak istiyor ama bir şartı da var..O zamanlar çiçeği burnunda yeni bir mezunun telafuz etmekte dahi zorlanacağı bir miktarda para biriktirmek..''çılgın bir rakam ama belli mi olur '' diye eklemeyi de ihmal etmemiş....Sonra 40 yaşındaki Ayşegül'ün işten ayrılıp ayrılmamak, yeni bir hayata başlamanın cazibesi ve korkuları ile dolu ansiklopedik fasikülleri var, tabii en büyük soru acaba elimdeki para ile hayatımı idare ettirebilirmiyim???  Az değil ama çok fazla da değil... Sonra 45 yaşındaki Ayşegül, bir gün dolapları düzenlerken eline geçen sayfalarda üniversiteden yeni mezun Ayşegül'ün çılgın rakamı ile, 40 yaşında bir bankanın genel müdür yardımcılığından ayrılmış Ayşegül'ün istifa mektubunu yazdığı gündeki banka hesabının birebir aynı olduğunu görüyor ve hayallerin gücüne bir kez daha inanıyor...

Bunlar gibi bir sürü örnek var defterlerimin sayfalarında...Tabi hayallerin gerçekleşmesi ne kadar gerçekse, korkuların gerçekleşmesi de bir o kadar gerçek....

Bu arada sadece kuru kuruya hayal kurmak maalesef yetmiyor..Hayal kurmanın beraberinde sabır, çok çalışma, sağ duyu, öncelikleri belirleme, cesaret gibi kocaman bir paketle de gelmesi lazım..Bir de tabii bu yazının konusu olan Hayaller Dükkanını bol bol ziyaret etmek 

Bir dönem hayatımın en güzel yılı isimli bir blog yazmıştım Aslında blog'dan daha çok hayata dair kendi kendime yaptığım hatırlatmalardı... İşte Şubat 2009 yılında orada yazdığım Hayaller Dükkanı isimli yazı....Özellikle son satırlara dikkatiniz çekerim..İşte o satırları 2013 yılının Nisan'ında okumanın tadına doyum yok..

http://www.hayatiminenguzelyili.blogspot.com/2009/02/hayaller-dukkan.html

''Alışveriş yapmanın sonu yok gibi gelmiyor mu kimi günler sizlerede..Hele şu sıralar bütün dükkanların vitrinlerini süsleyen % bilmem kaç indirimler. Bazen dalıp gidiyorum ve kendimi dükkanların, mağazaların içinde ihtiyacım olmayan bir sürü şeye bakarken buluyorum. Ama sonra çoğu kez boşverip en sevdiğim dükkana alışverişe gidiyorum. Adı 'Hayaller Dükkanı' ve içinde ne isterseniz var.


Evde üç dört tane daha benzeri olan siyah kazak veya ayakkabı, ya da siyahı olan blucin'in mavisini almak yerine, ya da kimi kez neredeyse bir öğün yemek fiyatına çıktığım o şık kahve dükkanlarındaki kısa bir mola yerine, gidiyorum daha önceden sipariş verdiğim hayallerimden birine para yatırıyorum. Üstelik çok iyi müşterileri olduğum için olsa gerek, dükkanın sahibi olan hayat da bana sanki daha iyi davranıp, siparişlerimi beklediğimden de önce iletiveriyor. Yok artık buna dünyada param yetmez dediğim günler, bir bakıveriyorum ki, hiç beklenmedik bonuslar bile kazanıvermişim.


Otuz yaşıma kadar dükkanın emlak bölümünün daimisiydim. Sık sık kendi evimi almak için ziyaret ederdim orayı. Sonrasında kırklı yaşlarıma gelene kadar erken emeklilik departmanının en sevdiği müşterisi oldum. Bu arada mavilimon'da uzun uzadıya yazdığım seyahatlerde hep aynı dükkandan satın alındı. Şimdilerde ise elimden geldiğince sık sık ve ufak ufak bir başka yerde, farklı bir hayatın hayaline para harcıyorum. Evet belki o anda, o muhteşem çizmeyi almanın geçici hazzından mahrum kalıyorum ama dediğim gibi o mahrumiyet duygusu da geçici. Ama her sabah dalgaların sesi ile uyanmanın hayali yok mu.... İşte o duygu öylesine kalıcı ve doyurucu ki...


Ya sizin hayaller dükkanınız da neler satılıyor??''





Biliyorum bu normalden çok uzun bir yazı oldu..Eğer dayanıp buralara kadar geldiyseniz, hayaliniz her ne ise asla peşini bırakmayın, kelimelerin gücüne inanın ve onları yazın...Hatta ekstra bir enerji vermek isterseniz de, arkadaşlarınızla, dostlarınızla, sevdiklerinizle, ya da tüm dünya ile paylaşın..


Today my translation will be a limited one..Although I photographed the artichokes I picked from the nearby fields and enjoyed their beauty till night and later made a delicious dinner with them, today I wrote about the power of dreams and shared a piece I wrote about 4 years ago..


So the summary is, never underestimate the power of dreaming..Dream and believe in the power of words and write them down...And if you want an extra boost share it with your friends, loved ones or even with the whole world.. 

But the realization of dreams come with a big and heavy package.. Work, hard , be patient, be brave, select your priorities, have common sense etc, and dont forget to shop at the Dreams Shop..

So the next time when you find yourself buying the 4th pair of black shoes or the 5th pair of bluejean, or ordering a coffee in that fancy coffee shop at the price of a decent lunch stop and visit the Dreams Shop where you could find all kind of fab goodies and pay for them....If you become a good customer, the owner of the shop 'life''  will be really quick to serve you..



Tuesday, April 9, 2013

Mini Defile..

Bilgisayarım halen yok :(( Fotoğraflarım, muhtelif arşivlerim, fotoğraf düzeltme programlarım, sizleri takip ettiğim feedly bağlantım hepsi orada kaldı...Şu sıralar çektiğim fotoğrafları bile doğru dürüst göremiyorum, ara sıra sevgilinin bilgisayarından göz atmaya çalışıyorum..Ama oda kendi bilgisayar ayarları konusunda çok hassastır, dolayısıyla mümkün olduğunca ona bulaşmamaya çalışıyorum...Neyse bu kadar sızlanma yeter:))

Bu günkü konu mankenimiz bu yıl ancak 3-5 tane açmayı başaran lalelerimizden biri ve eski bir cam şişe..Aslında takı takmayı çok sevmem ama nedense dayanamayıp seyahatlerden mutlaka bir şeyler alıp dönerim..Sonrasında genellikle hepsi bir çekmecenin dibinde kalır..Ama bu kez beni değil, bu güzel hanımı süslediler...Anlayacağınız hem dolap yerleştirdim hemde biraz oyun oynadım...

I am still PCless...I have no access to all my photos, archives and photo editing programs...I even do not have a proper way to see the photos that I take..I am trying to use hubby's pc to take a look at them but as he is too sensitive with his set ups I do not want touch unless it is urgent.. Well enough with the whining :))

Today I have mini fashion show for you..A tulip and an old bottle are our models..I usually dont wear much jewelry but whenever I travel I cant resist to buy some local pieces, and they usually end up at the back of a drawer but this time I played a small game with them when I am orgazing my closets..


Yemen'in başkenti Sanaa'da harika gümüş işçiliği yapılır..Gümüş oranını çok düşük tuttukları içinde son derece ucuza koca koca parçalar alabilirsiniz..İşte bu straplez elbise oradan...

If you ever go to Sanaa, the capital city of Yemen you will surprised with the amount of lovely silver jewelry makers.. And as they are mostly using low quantity silver, it is possible to buy some large pieces for  a resonable
 price..So this tube dress is from Yemen...

Bu eski cam boncuklardan yapılma şık etek ise yıllar önce Katmandu'da bir eskiciden alınmıştı..

A very chic skirt from Katmandou, made from old glass beads..



Bu zarif incili etol ise yanlış hatırlamıyorsam Dubai 'den..

This elegant etole with pearls is from Dubai...


Bu ise sevgili annemin benim için yaptığı bir çalışma.. Haute Couture yani :))

A piece made by my mother especially for me..So a haute Couture :))


Bu mini etek ise Tayland kumsallarından, yazı güneşi ve denizi simgeliyor...

This mini skirt is from the beaches of Thailand symbolizing summer, sun and sea ..

Çok sevdiğim süper yetenekli arkadaşım Gülden'in benim için yaptığı bir çalışma...En afillisinden haute couture bir gece elbisesi oldu  işte :))

A houte couture night gown made by my very talented friend Gülden :))

Tabii defile deyince aşkın ve modanın başkenti Paris'e uzanmadan olmazdı..

A fashion show without a piece from the capital of love and fashion - Paris, is not complete...

Bugünlük benden bu kadar..Hala daha dolap yerleştirmeye devam ediyorum..Kim bilir belki başka bir mini defilede daha buluşuruz :))  Gününüz keyifle geçsin..

Well that's all folks...I am still organizing my closets, so who knows, I might make another fashion show..but till then enjoy your day...